Diplomasi Uğruna can veren nazır

Sarıyer sahilinden her geçişimde ömrünü geçirdiği muhteşem yalısını hayranlıkla izlediğim Osmanlı'nın Hariciye Nazırı (Dışişleri Bakanı) Fuat Paşa'nın ilginç öyküsünü Tarih TV'de Koray Şerbetçi'den dinledim.
Fransız İmparatoru 3. Napolyon, bir fuar açılışı için Osmanlı padişahı Abdülaziz'i ülkesine davet edince Fuat Paşa'nın başından aşağı kaynar sular döküldü. Zira Abdülaziz seyahati sevmez, protokol tanımaz ve hayli sinirli biriydi. İlk sıkıntı, yolda yakalandıkları fırtına ile baş gösterdi. Padişah, dalgalarla boğuşan kaptana hemen geri dönmesini emretti. Gizlice kaptan köşküne giden Fuat Paşa, doğacak diplomatik skandalı önlemek için kaptana tam yol ileri gitmesini söyledi. Gemi kısa süre sonra fırtınadan çıktı ve Toulon limanına girdi. 3. Napolyon, padişah onuruna limana dizdirdiği gemilerden 100 pare top atışı yaptırınca, Abdülaziz bunu bir meydan okuma sayıp yine geri dönmek istedi. Fuat Paşa bin bir dil dökerek padişahı limana inmeye razı etti.
Abdülaziz'in gözü, fuarı gezerken üzerinde "Türk kafası" yazan ve bugünün lunaparklarında yumruk gücünü ölçen aletlere benzeyen bir mekanizmaya takıldı. Yaverine "Dene bakalım şunu" dedi. Yaveri bir yumrukta aleti paramparça ettikten sonra padişaha dönerek, mükemmel Fransızcasıyla herkesin duyacağı şekilde "Hünkarım bu olsa olsa Avrupalı kafasıdır. Türk kafası olsa böyle bir yumrukta dağılmazdı" der. Muhtemel krizi yine Fuat Paşa insanüstü gayreti ve ikna kabiliyetiyle önler.
Gezinin İngiltere ayağında ise Kraliçe Victoria, torunlarından birini Osmanlı sadrazamlarından biriyle evlendirmek ister. Abdülaziz şiddetle karşı çıkar ama bu reddetmenin Kraliçe'ye makul bir gerekçe ile izah edilmesi gerekmektedir. Fuat Paşa yine araya girip saray yetkililerine mazeretlerini şöyle aktarır: "Bu izdivaçtan onur duyarız ama malumunuz, bizde erkeklerin 4 eş alma izni vardır. Bunu kraliyet ailesinden birine yaşatmayı uygun bulmayız..."
Ancak krizlerin sonu gelmez. Bu kez de Kraliçe Victoria, ünlü Diz Bağı nişanını Abdülaziz'e takdim etmek ister. Ama bunun için koca Osmanlı padişahı ve İslam aleminin halifesinin peruk takması, üstüne mavi bir pelerin alması ve diz çökerek Kraliçe'ye kılıcını uzatması gerekmektedir. Fuat Paşa bunun uygun olmayacağını diplomatik teamüllere uygun bir şekilde saray yetkililerine anlatınca tören iptal edilir ve bir başka uluslararası skandal önlenmiş olur.
Dönüş yolunda irsi kalp rahatsızlığı bulunan Fuat Paşa'nın yüreği bunca heyecan ve strese dayanamayarak tekler. Doktorlar en az bir yıl dinlenmesini öğütler. Ancak Hariciye Nazırı Fuat Paşa, bir kaç ay sonra yorulan kalbine yenik düşerek hayatını kaybeder.
Vallahi iyi taktikmiş!
Endonezya'da bir anne, pek çoğumuz gibi çocuğunun cep telefonu ile fazla vakit geçirmesinden şikayetçiymiş. Sonunda aklına parlak bir fikir gelmiş. Oğlunun gözlerinin etrafını o uyurken siyaha boyamış.
Çocuk sabah ayna karşısında dehşetle çığlık atarken anne demiş ki; "Cep telefonuyla fazla oyun oynayan çocuklarda bu hastalık görülüyor. Eğer oyun süreni bir saatle sınırlarsan geçiyor..."
Çaresiz ebeveynlere (kimyasal boya kullanmamaları şartıyla) önerebilirim. Size alt tarafı bir yastık kılıfına patlar.
Şeref kürsüsü
Kadıköy'de tek başına dolaşan Samsunspor taraftarını aralarına alıp iftarda ikramda bulunan Fenerbahçe taraftarına selam olsun.
Zap'tiye
Bir zamanlar erkekler sessiz ve sakin bir şekilde otomobil sürerdi...
Ne demiş?
Çevirmede trafik polisinden genç motosiklet sürücüsüne iç burkan nasihat: "Montunu giymeyi ihmal etme. Ben depremde evlat acısı yaşadım, sen ailene yaşatma..."
Haber Kaynak : SABAH.COM.TR
"Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır."